İstanbul’da yaşanan bir trafik kazası sonucunda yüzde 98 oranında engelli kalan Dilara’nın ailesi, kazaya sebep olan şoföre verilen cezanın yetersiz olduğunu dile getirerek adalet talep ediyor. Trajik olay, birçok insanın hayatını etkileyen hitap eden denetimsizlik ve toplumda yaşanan adalet anlayışına dair önemli soruları gündeme getiriyor.
Dilara, geçtiğimiz yıl Eylül ayında İstanbul’un yoğun bir caddesinde bir aracın çarpması sonucu ağır yaralandı. Kazadan sonra hastaneye kaldırılan genç kız, tedavi süreci boyunca birçok zorluğa göğüs germek zorunda kaldı. Yapılan tıbbi müdahaleler sonucunda Dilara’nın vücut fonksiyonlarının büyük bir kısmı kayboldu ve yüzde 98 engelli raporu alarak yaşamını sürdürmeye çalıştı. Kazanın ardından ailesi, yaşanan bu talihsiz olayın sorumlusunu ve yaşadıkları travmanın sonuçlarını asla unutamayacaklarını ifade ettiler.
Yargı süreci başladıktan sonra, kazaya neden olan şoför hakkında verilen ceza, aile tarafından büyük bir hayal kırıklığı ile karşılandı. Mahkeme, şoförü yalnızca 2 yıl hapis cezasına çarptırdı. Aile üyeleri, bu cezanın adaleti yansıtmadığını ve yaşamlarının sonsuza dek değiştiğini belirterek tepkilerini dile getirdiler. Ailenin avukatı, verilen cezanın yetersiz olduğunu ifade ederek, müvekkillerinin yaşadığı acının telafi edilemeyeceğini ancak daha ağır bir ceza ile yaşanan bu trajedinin öneminin toplumda fark edilmesini sağlamak istediklerini söyledi.
Dilara’nın annesi, “Bu karar bizi çok üzüyor. Kızımın yaşadığı acıyı asla unutamayız. Daha fazlasını hak ediyorduk,” diyerek duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Her gün kızlarının yaşadığı zorlukları gören aile, hayatlarının altüst olduğunu ve bunun bir daha asla eskiye dönmeyeceğini vurguladı.
Şoförün alacağı cezanın önceki mahkeme kararına göre kesinleşip kesinleşmeyeceği hala belirsiz. Ancak aile, toplumda benzer durumların önüne geçebilmek amacıyla tüm yasal haklarını kullanacaklarına söz verdiler. Olay, yalnızca bir ailenin yaşadığı trajediyi değil, aynı zamanda çok daha geniş bir kesimi ilgilendiren trafik güvenliği, yargı ve sosyal adalet konularını da gündeme taşıdı.
Dilara'nın durumu, benzer kazaların mağdurları ve onların aileleri için bir sembol haline geldi. Bu olayın görünür kılınması, Türkiye’deki trafik kazalarının önlenmesi ve çözüm yollarının araştırılması konusunda farkındalık yaratılması açısından büyük önem taşıyor. Aile, benzer durumların tekrar yaşanmaması adına bilinçlendirme çalışmaları yapmayı ve toplumda bu konudaki duyarlılığı artırmayı hedefliyor.
Sonuç olarak, Dilara’nın hikayesi sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Aile, yalnızca kendi durumları için değil, tüm mağdurlar için adalet mücadelesine devam edeceklerini belirtiyor.